Genç yeteneklere ihtiyaç duyan bankacılık sektörü odağına Z kuşağını alıyor. İstatistikler; teknoloji çağının içinde doğan Z kuşağı üyelerinin, bankacılık kariyerinden kazanacağı ve bu sektöre sunacağı çok şey olduğunu gösteriyor. 2025 yılına kadar iş gücünün %27’sini oluşturacak bu kuşağa hitap etmek ise önemli bir fırsat olmakla beraber oldukça zor.
Uluslararası danışmanlık şirketi EY’ın (Ernst & Young) güncel yayınına göre küresel bankacılık sektöründe gelecekteki yeteneklere duyulan ihtiyaç, her zamankinden daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Z kuşağı, bankaların giderek çeşitlenen müşteri tabanıyla uyumlu yeni bakış açıları sunuyor. Ayrıca, bankaların dijital dönüşüm çağında başarılı olmak için ihtiyaç duyduğu yeni teknolojileri ve veri becerilerini de beraberinde getiriyorlar. Ancak bu neslin beklentilerini anlamak ve karşılamak önem taşıyor. Çeşitli nedenlerle, bankacılık alanında kariyer yapmayı eskisi kadar cazip bulmayan Z kuşağını çekmek ve bankacılığı gelecek nesiller için tercih edilen bir sektör olarak konumlandırmak adına bazı söylemlerin değiştirilmesi ve yenilikler yapılması gerekiyor.
Bankaların Z kuşağının ilgisini nasıl çekebileceğine dair altı fırsat alanı karşımıza çıkıyor:
1 – Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık ilkeleriyle radikal değişiklikler yapılması
Çalışma ortamlarının kendi kimliklerini yansıtmasını isteyen Z kuşağı için çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık kritik öneme sahip ilkeler. Aslında bankacılık sektöründe bu anlamda önemli adımlar atılmış olsa da hâlâ yapılacak çok şey var. Örneğin, kadınların bankacılık alanındaki yetersiz temsili; özellikle kazanç potansiyelinin en yüksek olabileceği liderlik rollerinde, sermaye piyasalarında ve özel bankacılıkta halen ciddi boyutlarda. Bankaların, Z kuşağının çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi standartlarını karşılayabilmek adına daha fazlasını yapması gerekiyor.
2 – Geleneksel işlerin ve kariyer fırsatlarının modern hale getirilmesi
Yeni nesil çalışanlar, sadece bir kariyere yoğunlaşmayı değil, mümkün olduğunca çok beceri geliştirmelerine yardımcı olacak bir dizi farklı rolü deneyimlemek istiyor. Araştırmalar, Z kuşağının yaşamları boyunca ortalama olarak altı farklı kariyerde, 18 farklı iş yerinde çalışacağını öngörüyor. Bu doğrultuda, bankaların iş modellerini modernleştirmesi ve aynı zamanda çeşitli ilerleme seçenekleriyle çalışanların kariyer yolculuklarını desteklemesi gerekiyor.
3 – Öğrenme deneyiminin dönüştürülmesi
Daha küçük yaşlarda akıllı cihazlar aracılığıyla teknolojiyle iç içe olan Z kuşağı, öğrenme konusunda bazı avantajlara sahip ve bu kuşağın öğrenme biçimleri önceki nesillerden çok farklı. Z kuşağının yeteneklerine hitap etmek isteyen bankalar için dijital eğitim ve gelişim konularına odaklanmak her zamankinden daha çok önem taşıyor. Teknolojiden yararlanılarak bu nesle yönelik beceri geliştirme ve yeniden gelişme fırsatları sunulması, çalışanların geniş bir beceri yelpazesine sahip olmalarını sağlayacaktır.
4 – Teknoloji ve veri alanına yatırım yapılması
Bankaların, en iyi teknoloji ve veri yeteneklerini çekmek ve elde tutmak için çalışanlara uzun vadeli yatırımlar yapması önemli. Doğru eğitim modelleri ve iş deneyimleriyle bugünün ve geleceğin bankacılık sektöründe teknoloji alanındaki rolleri dolduracak doğal bir potansiyele sahip olan bu demografik grup için geleneksel bankacılık işleyişini farklılaştırmak gerekiyor. Bu noktada, bankalardaki teknoloji yeteneklerinin pazar lideri teknolojilerle çalışma fırsatına sahip olmasını sağlamak amacıyla eski teknolojiler ve sistemler modernleştirilebilir.
5 – Özgün bir amaç oluşturulması ve sosyal etkinin yönlendirilmesi
Z kuşağının neredeyse üçte ikisi (%63) iklim krizi, sosyal eşitlik gibi konularda kendi değerlerini taşıyan bir işveren için çalışmanın çok önemli olduğunu düşünüyor. Buna ek olarak, mesleki gelişim, Z kuşağının gündeminde üst sıralarda yer alıyor ve birçoğu farklı alanlarda kariyer gelişimlerinin desteklenmesi için işverenlerinin sertifikalar almalarına yardımcı olmasını bekliyor. Bu doğrultuda, bankalar bun konuyu önceliklendirerek bu alanlarda aktif rol oynamalıdır.
6 – Esneklik, şeffaflık ve zindelik değerlerinin iyileştirilerek iş kültürünün güçlendirilmesi
İş dünyası son üç yıl içerisinde oldukça değişti. Birçok çalışan gibi Z kuşağı da ofise gidip gelme konusunda zamandan ve paradan tasarruf ederek hibrit modelde çalışabilme ayrıcalığı elde etti. Öte yandan uzaktan çalışma modelleri üzerine yapılan araştırmalar sonucunda çalışma saatlerinin uzadığı, çalışma yoğunluğunun ve depresyon seviyelerinin arttığı gözlemlendi. Uzayan çalışma saatleri ve sağlık endişelerine ekonomik belirsizlik de eklenerek büyük istifa (Great Resignation) eğilimi ortaya çıktı. Bu konuda, bankalar Z kuşağının beklentilerini çok iyi kavrayıp organizasyon kültüründe esneklik, şeffaflık ve zindelik değerlerine öncelik vermeli.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Dünün işlerine, geleceğin yeteneklerini yerleştirmek mümkün olmayabilir. Yeni nesil çalışanlar; rollerinde dijital olarak etkinleştirilmeyi ve ödüllendirilmeyi, yaratıcı, stratejik ve fark yaratan işler yapmayı bekliyor. Mümkün olduğunca çok sayıda beceri geliştirmelerine katkı sağlayacak bir dizi farklı rolü denemek istiyorlar. Ayrıca bu nesil, finansal işlemlerde kullanıcı dostu ve dijital deneyimlere büyük bir talep gösteriyor. Bankalar, Z kuşağının bu yeteneklerini doğru bir şekilde değerlendirerek ve müşteri odaklı dijital hizmetler sunarak rekabet avantajı elde edebilirler. EY olarak, bu dönüşümün bir parçası olmak bizim için çok kıymetli.”
Yetenek deneyiminde doğru yeniliklerle bankacılık sektörü, Z kuşağının tercih ettiği sektör olmaya hazırlanıyor. Bu, bankaların geleceği için yetenek akışını garanti etme ve rekabet gücü elde etme şansı. Aynı zamanda dijital dönüşüm geçiren ve hızla gelişen sektörden kazanacak çok şeyi olan Z Kuşağı için de heyecan verici bir fırsat.