Forbes Top 2000 listesine Avrupa’dan katılan şirketlerde görev alan 100 yöneticiye göre her dört şirketin neredeyse üçü (yüzde 70), verilerinin potansiyelini açığa çıkartmakta zorlanıyor. Bu durum onların inovasyon yapma imkanlarını da doğrudan etkiliyor.
Kurumsal liderlerin yaklaşık üçte biri (yüzde 30) masraf azaltmanın bir numaralı stratejik hedef olduğunu belirtiyor ancak küçülme tehlikesi de etkisini sürdürürken verilerin daha iyi bir şekilde değerlendirilmesi, kısa ve uzun vadeli inovasyonların gerçekleşebilmesini sağlayacak etmen olabilir. Yüzde 59’luk bir kesim karar alma süreçlerini verilerle güçlendiren şirketlerin pazar payını artırdığını, yüzde 58’i ise verilerini daha iyi kullanmazsa rekabette geriye düşmekten korktuğunu belirtiyor. Bu veriler inovasyon yapılamaması durumunda şirketlerin rekabet etmekte zorlanacağını gösteriyor.
Fikirleri yeni ürünlere, hizmetlere ve stratejilere dönüştüremeyen şirketlerin başarısızlıkla karşılaşma ihtimali artıyor. İlk defa Bayes Business School ve VMware’in 2018’de gerçekleştirdiği Innovating in the Exponential Economy isimli raporunda ortaya çıkan inovasyon yapamama eksikliği, verileri etkili bir şekilde kullanamayan şirketlerde çok daha büyük oluyor.
Ankete katılan kurumsal liderlere göre önümüzdeki iki yıl içinde en önemli yedi stratejik iş hedefinden dördü, iş gücünü tanımak ve verimlilikten müşteri deneyimini iyileştirmeye kadar birçok alanda karar verme sürecini iyileştirmek için doğru, ilgili ve zamanında verilere ihtiyaç duyuyor. Katılımcıların yüzde 52’si ise ekiplerini daha inovatif olmaya ve ürünleri, hizmetleri, stratejileri pazara sunmak için yeni yollar bulmaya teşvik ediyor.
2018’deki araştırmanın devamı niteliğinde olan VMware’in yeni Innovation-Execution raporunun önsözünü yazan Bayes Business School Bilgi Yönetimi Başkanı Profesör Feng Li, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Birçok şirket güzel fikirler buluyor bulmaya fakat fikirleri gerçekleştirmek için adımlar atılsa da yetersiz dijital beceri, katı yapılar, verinin egemenliği ve uyumluluk gibi konuların getirdiği engeller ve risklerden ötürü inovasyon yapma eksikliği hala etkisi sürdürüyor. Çok fazla veriye sahip olmak ve doğru verilere erişimle ilgili sorunlar, ilginç bir şekilde en büyük engeller olarak gösteriliyor ve birçok şirketin mevcut teknolojik yığını veriden daha fazla güç almalarını engelliyor. Bu da stratejik fırsatların kaçırılmasına neden oluyor.”
Veriden güç alan inovasyonu başarılı bir şekilde yapmanın önündeki engeller
Kurumsal liderlerin veriyle ilgili belirttiği sorunlar arasında yüzde 83 ile çok fazla veriye sahip olmak ilk sırada yer alırken, arkasından yüzde 74 ile doğru veriye erişme zorluğu, yüzde 60 ile teknolojik engeller geliyor. Saklanan veya toplanan verilerin bir devlet, endüstri sektörü veya bir şirket içindeki gizlilik yasalarına ve denetim yapılarına tabi olduğu veri egemenliği de büyük bir endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Ulusal (yüzde 76) ve sektörel (yüzde 67) yönergeler, verinin değerini açığa çıkartmayı engelleyen büyük engeller olarak sıralanıyor.
VMware EMEA CTO’su ve Başkan Yardımcısı Joe Baguley ise “İnovasyon rafa kaldırılamaz, özellikle de ekonomilerin zorlandığı dönemlerde. Şirketin DNA’sında yer alan inovasyonun gelişmesi ve başarılı olabilmesi için zaman, doğru kültür, doğru süreçler ve doğru teknolojiler gerekiyor. Şirketin tüm yapısını baştan sona değiştiren veya maliyeti düşürmek ve süreçleri iyileştirmek için yapılan tüm dönüşümler, ne kadar büyük veya küçük olursa olsun bilgiden güç alan karar verme mekanizmalarını destekleyen dijital altyapıları kullanıyor. Bu da veriyle mümkün oluyor. Eğer kurumsal liderler karar vermek ve şirketteki çalışanların veri okuryazarlığını iyileştirmek için ihtiyaç duyduğu veriyi daha iyi kullanabilirse, veri egemenliğinin sınırlamaları gibi güçlüklerin üstesinden gelebilir ve inovasyon için yaptıkları yatırımlardan gerçek kurumsal avantaj elde edebilecek bir noktaya ulaşabilir” diyor.
İnovasyon yapma eksikliğini gidermek
Verilerin inovasyon çalışmalarında yarattığı engellerin üstesinden gelmek isteyen şirketlerin fikirleri somut etkiye dönüştürebilmeleri için insanlara, süreçlere ve teknolojiye odaklanmaları tavsiye ediliyor. Dönüşüm sağlandığında şirketler verilerinden değer elde edebildiği gibi inovasyon seviyelerini de artırabiliyor. Bunu başaran şirketlerin yüzde 64’ü inovasyonu desteklemek için AI ve makine öğrenimi teknolojilerini kullanıyor.
Araştırma kapsamında röportaj yapılan İsveçli bir sağlık firmasının CMO’su, şu yorumları yapıyor: “Bunu doğru zamanda, doğru bir şekilde yapan şirketler pazardaki varlığını ve paylarını artıracak. Aynı zamanda avantajlı bir konumda yer alacak ve rakiplerinden önde olacaklar. Müşterilerin gizliliğini sağlayarak verileri daha kaliteli hale getirmek ve doğru yönetmek, şirketin saygınlığını ve gelirlerini artırıyor. Şirketler, otoriteler tarafından belirlenen tüm düzenleyici normlara bağlı kalarak ve mevcut verileri kullanarak yenilik yapabiliyor ve rekabet avantajı elde edebiliyor.”
VMware Türkiye Ülke Direktörü Murat Mediçeler, araştırmada ortaya çıkan verileri şu şekilde paylaştı: “Şirketlerin çoğunluğu ellerindeki verinin fazlalığıyla ilgili sorun yaşarken diğer yanda inovasyon yapamadığı için yeterli veriyi artıramayan ve sahip olduğu veriyi kaybeden yüzde 20’lik bir kesim var. Çalışanlar açısından baktığımızda ise yüzde 25’lik bir kesim, çalıştığı şirket verileri yeterince verimli kullanamadığı için işini kaybetmekten korkuyor. Bunların dışında yüzde 64’lük kesim ellerindeki verileri depolamaktan veya kaybetmekten endişelendiği için inovasyonun gerisinde kaldığını düşünüyor. Verinin kullanıldığı başka alanlara bakacak olursak şirketlerin yüzde 61’i işe alım süreçlerinde verileri kullanarak ayrımcılığı azaltıyor ve bu sayede farklı fikirlere sahip kişiler ekiplere dahil olabiliyor ve ortaya çok daha güzel inovasyonlar çıkıyor. Veriler birtakım endişelere neden olabildiği gibi şirketlerde çok önemli kapıları da açabiliyor.”
VMware, Coleman Parkes’ı 100 teknik olmayan üst düzey yöneticiyle anket yapmak ve dünyanın dört bir yanındaki Forbes Top 2000 şirketlerinde çalışan İngiltere, İskandinavya, Fransa, Benelüks, İtalya, Almanya ve İspanya’da teknik olmayan 12 üst düzey yöneticiyle görüşme yapmakla görevlendirdi. Saha çalışması Mayıs-Haziran 2022 arasında tamamlanmıştır.