Pandemi döneminde insanların zorunlu olarak dijitale yönelmesi bir tartışmayı alevlendirdi; Nakit tarihe mi karışıyor? Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan TransferGo CEO ve Kurucu Ortağı Daumantas Dvilinskas’a göre, pandemiden önce çoğu kişi, güven eksikliği, teknoloji korkusu ya da alışkanlıkları sebebiyle nakit yerine dijital finans hizmetlerini kullanmakta tereddüt ediyordu. Tüketiciler fintek şirketlerinin sektöre getirdiği rahatlık ve erişilebilirliğe alıştıkça, bu durum tersine döndü ve dönmeye de devam edecek.
Pandemiden önce bile nakit kullanımında dünyada ve Türkiye’de bir düşüş yaşanırken, pandemi bu süreci iyice hızlandırdı. Olası bir virüs bulaşma yolunun önünü kesmek amacıyla fiziksel olarak para kullanımını azaltmaya yönelik girişimler kalıcı olma yolunda büyük mesafe katedip, müşterilerin alışkanlıklarını değiştirmeyi başardı. Evlerinde sıkışıp kalan insanlar, para harcamanın, göndermenin ve biriktirmenin tek yolu olarak dijitale yöneldiler.
ING Grubu’nun 13 Avrupa ülkesinde gerçekleştirdiği araştırma, koronavirüs nedeniyle nakit kullanma konusunda insanların tereddüt ettiğini ortaya koyarken, tereddüt eden ülkeler arasında Türkiye’nin ilk sırada olması dikkat çekti. Türkiye’deki katılımcıların toplamda yüzde 74’ü koronavirüs nedeniyle tamamen veya büyük ölçüde nakit kullanımı konusunda tereddüt ettiklerini belirttiler. Avrupa ortalamasının yüzde 48 olduğunu düşününce, Türkiye’de nakit kullanımına dair ciddi bir tereddüt yaşandığını görüyoruz. IPSOS tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’deki katılımcıların yüzde 46’sı tamamen, yüzde 28’i büyük ölçüde olmak üzere toplamda yüzde 74’ü nakit kullanmakta tereddüt yaşadı. Türkiye’de pandeminin nakit kullanımı konusunda bir tereddüt yaratmadığını ifade eden katılımcıların oranı sadece yüzde 6’da kaldı. Burada Avrupa ortalaması ise yüzde 21. Araştırmaya göre, nakit kullanımından uzaklaşmadan en memnun ülke yüzde 38 ile Türkiye.
Nakitin bu düşüşü ve dijitalin yükselişinde, dijitalin kullanıcılara sağladığı kolaylık, güven ve güvenliğin de payı büyük. TransferGo CEO ve Kurucu Ortağı Daumantas Dvilinskas’a göre, bu durumun yaşanması birden çok faktöre bağlı.
– Tüketici davranışının çevrimiçi alışverişe doğru kayması
– Son kullanıcılara temassız ödeme aracılığıyla sunulan hız ve rahatlık
– Fintek pazarındaki teknolojik yeniliklerin hepsi; nakitin düşüşünde ve dijitalin yükselişinde rol oynadı.
Finans sektörü kriz sürecinde ihtiyaçlara iyi yanıt verdi
Fintekteki yeniliklere harika bir örnek, uluslararası para akışını kolaylaştıran ancak bunu nakit temelli çalışan geleneksel işletmelerin acımasız ücretleri ve gizli döviz kurları olmadan gerçekleştiren dijital para transferi hizmetleri oldu.
Pandeminin ülke çapında sokağa çıkma kısıtlamaları getirmesiyle para yatırmak ya da para çekmek için bankalara ve postanelere gidilememesi, müşterileri dijitale yönelmek durumunda bıraktı. Zaten dijital bir kimliğe sahip olan fintek şirketleri, dijital ödeme hizmetleri aracılığıyla çevrimiçi işlemleri kolaylaştırıp müşterilerin para göndermesine ve harcamasına olanak tanımış oldu
Dijital finans göçmenlerin imdadına yetişti
Nakit mi yoksa dijital mi sorusu özellikle göçmen toplulukları arasında da gündemde olan bir konu. Yurt dışında çalışan göçmenlerin aileleri gelir desteği için genellikle onlara güveniyor; bazı durumlarda da göçmenlerin çalıştığı işler, ailelerinin tek gelir kaynağı. Örneğin, Dünya Bankası’nın açıkladığı rakamlara göre, 2019 yılında ülkesinden uzakta çalışanların gerçekleştirdiği para transferleri 554 milyar ABD dolarına ulaşarak yoksul ülkelere yönelik olan diğer tüm uluslararası finansal para akışlarını geride bıraktı.
Sokağa çıkma kısıtlamalarının yanı sıra, göçmenlerin evlerine nakit götürmesini engelleyen sınırların kapatılması sorunuyla da baş etmek durumunda kaldık. Bu sorun bir de çoğu perakende finans işletmesinin kapatılmasıyla birleşince, fiziksel olarak nakit gönderme seçenekleri ortadan kalktı. Bu sebeple, göçmenlerin alın teriyle kazandıkları paraları, ülkelerinde geride bıraktıkları ve bu gelire ihtiyaç duyan ailelerine ulaştırmaları için başka yollar bulmaları gerekiyordu. Dijital finans, bu boşluğu doldurdu.
TransferGo, bu sene pandemi dönemine denk gelen ve para transferlerinin en yoğun olduğu Ramazan Ayı ve Ramazan Bayramı dönemi boyunca, Avrupa’da yaşayan göçmenlerin evden çıkmadan Türkiye’ye para transferi yapmalarını sağladı. Açıklanan rakamlara göre, geçen seneki Ramazan dönemine göre hem para transferi sayısı, hem de transfer hacminin 3 kat arttığı gözlemlenmişti. Yine 2020 yılı içinde bir karşılaştırma yapıldığında da, Ramazan öncesi döneme göre, para transferi akışının Ramazan döneminde 2 kat arttığı gözlemleniyordu.
Diğer yandan hizmet sağlayıcılar, dijitalin faydaları sayesinde garantili ve uygun döviz kurları sunabilir; bu şekilde finansal kaygışı olan göçmenlerin transfer yaparken gizli ücretlerden etkilenmemesini sağlayabilirler. Yerel iletişimi ve sorunları anlayıp uygun çözümler bulmaya yardımcı olabilecek ülke içi temsilciler sunarak, aynı zamanda sürekli ve erişilebilir destek de sağlayabilirler. Dahası, bu hizmetler sorunsuz bir müşteri deneyimi, artırılmış hizmet güvenilirliği ve belki de en önemlisi, güvenlik sunabilir.
Örneğin, kimlik doğrulama adımı, uluslararası para transferleri için ön koşul, bu aynı zamanda hem göndericinin hem alıcının güvenliğini sağlıyor. Bu adımın kolaylaşması ve hızlanması, her iki tarafın da işleminin bir an önce tamamlanması açısından kritik. İşte bu amaçla, TransferGo kısa süre önce bir ortaklık kurduğunu duyurdu: Uçtan uca kimlik doğrulaması şirketleri SumSub ve Veriff ile kurulan bu ortalık, göçmenlerin bu hizmete kaydolmak ve bu hizmeti kullanmak için gecikme yaşamadan hızlı ve güvenilir bir şekilde, dolandırıcılık faaliyetlerini önleyerek kimliklerini doğrulatabileceği anlamına geliyor.