COVID-19, dünyanın birçok ülkesinde insanları ve günlük yaşantılarını olumsuz yönde etkiledi. Tüketicilerin büyük bölümü iletişim ağlarını günlük hayatta karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmede de en önemli yardımcı olarak görüyor. Mobil iletişimin önemi, her geçen gün artan kullanıma da yansıyor. Ericsson Consumer & Industry Lab tarafından geçtiğimiz haftalarda yapılan bir araştırmaya göre, tüketicilerin salgın sürecinde sabit genişbant bağlantıları kullanırken harcadıkları zaman günde yaklaşık iki buçuk saat artarken, bu artış mobil genişbantta yaklaşık bir saati buluyor.
Salgın çeşitli endişeler oluştursa da, tüketiciler yeni cihazlar satın almaya devam etti ve bilişim hizmetlerini daha çok kullandılar. Yeni dijital davranışlar şekillendikçe, servis sağlayıcılarının kesintisiz dijital iletişim sağlama yeteneklerinin kriz dönemlerinde toplumun desteklenmesi açısından ne derece kritik bir role sahip oldukları net bir şekilde ortaya çıktı.
Dijital Geleceğe Giden Yol
Gelecekteki taleplerin karşılanabilmesi için mobil iletişime yönelik çok daha güçlü ve güvenilir ağlara ihtiyaç var. İşte bu noktada 5G devreye giriyor. 5G, günümüzün sabit geniş bant bağlantılarıyla karşılaştırabilir kablosuz bağlantı hızı sunarken, modern 4G şebekelerine göre çok daha iyi enerji verimliliği sağlıyor.
Mobil iletişimin gelişimindeki bir sonraki adım olan 5G’nin en önemli amacı ise bağlantıdan faydalanabilecek her türlü cihazın her yerden bağlanabilmesini sağlamak. 5G teknolojisi akıllı evler, trafik güvenliği, kritik altyapılar, endüstri süreçleri ve yüksek hızlı medya dağıtımı gibi birçok yeni uygulamayı ve kullanım senaryolarını destekleyecek.
Yeni uygulamaların ve kullanım senaryolarının taleplerinin karşılanabilmesi için 5G’nin yapabilecekleri, önceki nesil mobil iletişim teknolojilerinin çok daha ötesine uzanacak.
Örnek olarak 5G çok yüksek veri aktarım hızları, çok kısa gecikme süreleri (latency), çok yüksek güvenilirlik, yüksek enerji verimliliği ve aynı alanda daha fazla cihaz kullanabilme olanağı sağlayacak. Ancak 5G’nin yapabilecekleri sadece akıllı telefonlarla sınırlı değil. Ayrıca, Nesnelerin İnterneti’nin (IoT) gelişimini de hızlandıracak.
21’inci yüzyılın en önemli teknolojik dönüşümlerinden biri haline gelecek olan 5G, işgücü ve finans sektörü dahil olmak üzere tüm sektörleri etkilemenin yanı sıra mal ve hizmetlere olan talepleri de şekillendirecek. 5G’nin sonucu olarak Yapay Zekâ ve otomasyon gibi teknolojiler yaşama ve çalışma tarzımızı daha da iyileştirme potansiyeline sahip olacak.
Tüketicilerin 5G ağlarından beklentileri
Bağlantılar, hem iş hem de eğlenceyle ilgili faaliyetlerini yürütmeleri açısından çok daha önemli hale geldiğinden tüketicilerin ağ deneyimleri ile ilgili beklentileri çok daha yüksek. Ericsson Consumer Lab’ın araştırmasına göre on akıllı telefon sahibinden altısı, kriz döneminde 5G’nin oynayabileceği role karşı açıkça olumlu bir tutum sergiliyor. Yaklaşık yarısı ise 5G’nin 4G’ye göre kesinlikle çok daha iyi ağ kapasitesi ve çok daha yüksek hızlar sunabileceğini kabul ederek toplumun 5G’den çok daha fazla faydalanabileceğine inanıyorlar.
Tıp alanında kullanım açısından bakıldığında da benzer bir görüş hakim. Örneğin tıbbi cihazların sağlık çalışanları tarafından 5G üzerinden uzaktan kontrol edilebilmesi veya testlerin 5G destekli robotlar tarafından yapılması sağlık çalışanlarının bulaşıcı alanlarda harcadığı zamanı önemli ölçüde azaltabiliyor.
Araştırma aynı zamanda mevcut 5G kullanıcılarının 4G kullanıcılarına göre çok daha fazla çevrimiçi alışveriş yaptıklarını, video izlediklerini ve oyun oynadıklarını gösteriyor. 5G kullanıcıları 5G’nin potansiyeli konusunda daha iyimser bir tutum sergiliyor. On kullanıcıdan dördü, evlerinde şu an sahip oldukları sabit genişbant bağlantının sağladığından daha hızlı bir bağlantıya sahip olmak için 5G’nin hızla uygulanması gerektiğini düşünüyor. On kullanıcıdan altısı da kesinlikle bu fikre katılıyor.
Mevcut 5G kullanıcıları, 4G kullanıcılarına göre mobil genişbant bağlantıların sabit genişbant bağlantılarına göre daha fazla önem taşıdığına inanıyor. Mevcut 5G kullanıcılarının yüzde 23’ü mobil genişbant bağlantıların sabit genişbant bağlantılara göre daha önemli olduğunu düşünüyor. Yüzde 48’lik bölüm ise mobil genişbant ve sabit genişbant bağlantıların eşit oranda önemli olduğu görüşüne sahip.
Salgın, aynı zamanda bağlantı ile desteklenen yeni bir normal oluşturmalarını sağlayan birçok bilişim hizmetini benimsemelerini ve kullanımlarını artırdı.
Müşterilerin alışkanlıklarındaki bu dijital devrim, servis sağlayıcıların yeni nesil bağlantıları ne zaman sunmaya başlamaları gerektiği sorusunun yanıtını da değiştiriyor. Bu sorunun yanıtı açık ve net: Hemen! Burada sorulması gereken asıl soru nereden başlamalı ve süreci ne şekilde hızlandırmalı.
Bu, aynı zamanda 5G’nin verilen hizmetleri zenginleştirmede ve benzer bir krizin yönetimini daha kolay hale getirmede oynayacağı potansiyel rolün temelini oluşturacak ve birbirimizden ayrı kalmak zorunda kaldığımızda bizi birbirimize bağlayan en önemli şey olacak.