Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan “Türkiye Dijital Dönüşüm Endeksi 2021 Raporu”, 2020 yılında 3,03 olarak ölçülen Türkiye’nin dijitalleşme endeksinin 2021’de 3,24’e yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu rakamlar, 2020-2021 arası endeks değerinde yüzde 5’lik bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Dijitalleşme, dijital teknolojilerden ve dijitalleştirilmiş verilerin kapsamlı kullanımından yararlanarak iş operasyonlarını iyileştirme anlamına geliyor. Bu nedenle veri, dijital dönüşümün tam merkezinde yer alıyor. Öte yandan IDC, dünya çapındaki veri hacminin yeni gelişen teknolojilere yapılan yatırımlarla 2025 yılına kadar 175 zettabayta ulaşacağını tahmin ediyor.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan ve dijital dönüşümün BT dönüşümüyle başladığını vurgulayan Dell Technologies Satış Öncesi Kıdemli Yöneticisi Emin Çalıklı, “Müşterilerin, sahip olunan veri ortamlarını basitleştirmek, iş yüklerini her ölçekte optimize etmek ve bir kuruluşun en değerli varlığı olan verilerin güvenliğini sağlamak için tasarlanmış bir altyapıyla veri merkezlerini modernize etmeleri gerekiyor. Başka bir deyişle, verilerin değerini en üst düzeye çıkararak rekabet gücünü artırmak isteyen kuruluşlar, iş fırsatları yaratmak için depolama altyapılarını güncellemek zorunda. BT odaklı her kuruluşu ilgilendiren veri depolamada inovasyonun hızı artıyor, ancak kuruluşların çoğu her geçen gün büyüyen verilerle ve bunların hızıyla mücadele etmeye devam ediyor. Verilerden en yüksek fayda ve değer elde etmek, özellikle veri depoları exabayt büyüklüğüne ulaşan kuruluşlar için her zamankinden daha kritik hâle geliyor” dedi.
Depolama, Yazılım Tanımlı olarak tasarlanıp kullanılacak
Çalıklı, veri sermayesinin gerçek değerini ortaya çıkarmaya yardımcı olacak bazı kurumsal veri depolama uygulamalarına da değindi:
“Kuruluşların öncelikle depolama donanımlarını düzenli olarak yenilemeleri ve kesintiye / aksamaya neden olan arızalardan daha fazla etkilenen eski altyapıyı saf dışı bırakarak artan veri taleplerinin hızına ayak uydurmaları gerekiyor. Modern depolama altyapısı, veri silolarını ve dağınık verileri yönetme konusunda sarf edilen çabaları da azaltabiliyor. Söz konusu modern depolama altyapısı ayrıca, şirket içi verilerin güvenli ve emniyetli kalmasını sağlamaya yardımcı olan gelişmiş veri koruma özelliklerine de sahip. Veri şifreleme, buna ek bir koruma katmanı ekleyerek veri güvenliğini iyileştirip veri kaybı olasılığını azaltıyor. İkinci olarak, günümüz ve 2022 sonrası teknoloji gereksinimlerine baktığımızda net olarak görüyoruz ki depolama, Yazılım Tanımlı olarak tasarlanıp kullanılacak. Kuruluşlar, iş açısından kritik BT altyapılarının hızla değişen pazar dinamiklerine etkin bir şekilde yanıt vermesi için olağanüstü bir çeviklik ve basitlik talep ettikçe, depolama ile bilgi işlem arasındaki çizgi bulanıklaşmaya devam edecek.”
Daha fazla esneklik arayışı mevcut
Şirketlerin depolama konusundaki ihtiyaçlarının nasıl şekillendiğini de aktaran Çalıklı, “Müşterilerimizden bazıları, geleneksel Depolama Alanı Ağlarında (SAN’lar) daha fazla esneklik aradıklarını ve veri merkezli iş yüklerini desteklemek ve operasyonel karmaşıklığı azaltmak için depolamaya mümkün olduğunca yakın bilgi işleme yapmak istediklerini söylüyor. Bunun nedeni, yazılım tanımlı yaklaşımların, modern veri merkezlerinde kaynakları bir araya toplamak ve yönetmek için endüstri standardı donanım bileşenlerini ve protokolleri yazılımla birleştirmesi. Hızla ölçeklenen depolama ve birbirinden bağımsız bilgi işlem esnekliğine ihtiyaç duyan veya birden fazla yüksek performanslı iş yükünü veya genel iş yükünü konsolide etmek isteyen kuruluşlar için yazılım tanımlı altyapı (SDI), bazı iş yükleri özelinde geleneksel SAN’lara ve hiper bütünleşik altyapıya (HCI) uygun bir alternatif hâline geliyor” dedi.
Çevik ve esnek bir temel gerekli
Çalıklı, yazılım tanımlı bir platform seçerken dikkat edilmesi gereken kritik noktalarıysa şöyle sıraladı:
“Birincisi, esneklik ve ölçeklendirme. Bunlar, uygulama gereksinimlerini en iyi karşılayan ortamı seçmenize ve karma uygulama iş yüklerini paylaşılan altyapı üzerinde konsolide etmenize olanak tanır. İkincisi, BT operasyonlarını ve yaşam döngüsü yönetimini artırırken, hataların etkisini azaltan ve genel depolama yönetimine ilişkin genel giderleri ortadan kaldıran basitlik ve otomasyon. Bir diğeri, ileri performans ve kurumsal kullanılabilirlik. Öyle ki yüksek performanslı veritabanları, büyük veri analitiği ve Yapay Zekâ (AI) / Makine Öğrenimi (ML) iş yükleri dâhil olmak üzere kurumsal uygulamalar için ileri performans sunar.Son olarak geniş bir çözüm ekosistemi karşımıza çıkıyor. Bu da BT çevikliğini daha da artırmak için bulut otomasyonu ve konteyner yönetimi araçları ekosistemini sorunsuz bir şekilde sunan, kapsamlı kurumsal iş yükleri için optimize edilmiş ve doğrulanmış zengin bir çözüm ekosistemi sağlar. Tüm bunlardan hareketle şunu söyleyebiliriz ki, yazılım tanımlı mimari sayesinde, zorlu ve maliyetli veri taşıma işlemleri artık geçmişte kaldı. Bu da kuruluşlar için işlerin daha iyi yürütülmesi, artan gelir fırsatları ve daha üretken ekipler anlamına geliyor. Günümüz veri çağında, BT altyapısı için çevik ve esnek bir temele sahip olmak her zamankinden daha önemli. Kuruluşlar, gelişmiş depolama altyapısı teknolojisiyle artık yazılımın potansiyelinden faydalanabiliyor ve değişimi benimserken işi ileriye taşıyan tutarlı, öngörülebilir BT çıktıları elde edebiliyor.”