Sensormatic CEO’su İsmail Uzelli, COVID-19 gibi olağanüstü durumlarda işletmelerin teknolojiyi kullanarak nasıl fark yaratacakları hakkında açıklamalarda bulundu.
Çin’de başlayan ve hızla yayılan COVID-19 salgını ülkemizi ve dünyayı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Hükümetler virüsün yayılmasını önlemek adına alışveriş merkezlerinin, belirli sektörlerdeki iş yerlerinin kapatılmasından, sokağa çıkma yasaklarına kadar katı önlemler alıyor. Bu önlemler insanların tüketim alışkanlıklarından, işletmelerin iş yapış şekillerine kadar birçok değişikliği de beraberinde getiriyor. Tüketiciler alışverişlerinde temassız ödemeyi daha çok kullanıyor, birçok mağaza kapalı olduğundan online alışverişe yöneliyor.
Türkiye’de ve tüm dünyada sağlık sistemlerinin çok önemli bir sınavdan geçtiğini belirten Sensormatic CEO’su İsmail Uzelli, “Tıp bilimine ve sağlık sektörüne yatırımda hemen hemen tüm ülkelerin zayıf kaldığını gördük. Avrupa ve ABD, bilimin merkezi olmalarına rağmen bu salgına çok hazırlıksız yakalandılar ve yetersiz kaldılar. Diğer taraftan tüm dünya virüsün yayılmasının önlenmesi ve çare bulunması için seferber oldu. Örneğin ABD’de Elon Musk binlerce solunum cihazı bağışlarken, otomobil üreticileri de üretim tesislerini solunum cihazı üretimine açtı. Ülkemizde de benzer bir hareket var. Yerli solunum cihazı geliştirilmesi için büyük bir beyaz eşya üreticisi Ar-Ge ve üretim tesislerini harekete geçirdi. Yine büyük bir tekstil firması üretimini yarıda keserek maske üretmeye başladı. Bu, ülkemizdeki birlik ve beraberlik açısından çok umut verici” dedi.
Ekonomiyi olumsuz etkiliyor
COVID-19 salgını dünya ekonomisini olumsuz etkiliyor. Dun&BradStreet’in araştırmasına göre, Fortune 1000’de yer alan 938 dev şirketin de içinde bulunduğu en az 5 milyon kurumsal yapı virüsün yarattığı ekonomik bunalımdan olumsuz etkilenecek. Birçok şirket büyüme beklentisini geri çekmiş durumda. Sağlık, perakende, ulaşım, havacılık, eğlence, konaklama ve otomotiv salgından en çok etkilenen sektörler arasında yer alıyor.
Sağlık sektörünün ne kadar önemli olduğunun hem devletler hem de bireyler tarafından çok net anlaşıldığını belirten Uzelli, “Salgının bitmesinden sonra en çok sağlık sektörünün gelişeceğini ve daha iyi bir noktaya gelme fırsatı elde edeceğini düşünüyorum.” dedi.
Perakende sektörünün e-ticaret alanında kendisini geliştirmesi gerekiyor
Salgınla birlikte birçok mağazanın kapanması ve evde kal çağrıları tüketicilerin online alışverişe yönelmesine neden oldu. Başta gıda alışverişi olmak üzere online siparişlerde büyük bir artış yaşandı. Ancak perakende alanında hizmet veren bir çok şirket bu artışa hazırlıksız yakalandı. E-ticaretin tüketim alanında çok daha fazla yer bulacağının altını çizen Uzelli, “Daha önce internet üzerinden alışveriş yapmayan tüketici de bu dönemde online ile tanıştı. Online alışverişin rahatlığını deneyimledi. Tüketim alışkanlığındaki bu değişimin pandemi sonrasında da devam edeceğini düşünüyorum. Perakendecilerin yoğun talebi karşılayabilmeleri için bu dönemi tedarik zinciri operasyonlarını ve e-ticaret faaliyetlerini geliştirme doğrultusunda değerlendirmeleri büyük önem taşıyor. Sadece ürün değil hizmette de, uzaktan verilen hizmetlerde bir artış yaşanmasını bekliyorum. Salgından önce uzaktan verilen hizmetler konusunda verimlilikle ilgili birtakım kaygılar varken yaşanan bu zorunlu tecrübe sonucunda bu kaygıların azaldığını düşünüyorum.” dedi.
Temassız ve önleyici teknolojiler öne çıkacak. Yoğunluğu ve bireyler arasındaki sosyal mesafeyi ölçen teknolojiler talep görecek
Salgınla birlikte en çok öne çıkan konulardan biri temassız teknolojiler oldu. Birçok insan ilk defa bu teknolojiyle tanıştı. Daha önce kredi kartlarındaki temassız ödeme özelliğini kullanmayan birçok tüketici bu özelliği yoğun olarak kullanmaya başladı. Sadece ödeme değil güvenlik alanında da bu teknolojilerin yükselişe geçtiğini aktaran Uzelli, “İris, yüz ve ses tanıma gibi temassız teknolojilere olan talep büyük oranda arttı. Daha önce verimlilik ve hız için kullanılan bu çözümler artık sağlık önlemleri için de kullanılmaya başlanacak. Ayrıca geçmişte olduğu gibi bu tür salgınlarda termal kamera teknolojileri ön planda olmaya devam edecek. Mağazalar, AVM’ler, ofislerin ortak kullanım alanı olan yemekhane ve sosyal alanlarında kalabalığı ölçmeyi ve sosyal mesafeyi korumayı sağlayan çözümlere olan rağbet artacak. Bugün geldiğimiz noktada artık en önemli şey işlerin kesintisiz bir şekilde devam etmesini sağlarken, çalışanlarımızın veya müşterilerimizin sağlığını korumak için gerekli önlemleri almak. Bunu yapan işveren, bunu yapan markalar bireyler tarafından tercih edilecek. Sensormatic olarak bu alanlarda ürün ve çözüm sunan bir şirket olarak bize büyük bir görev düşüyor” dedi.
Ek güvenlik önlemleri alınması gerekiyor
Mağazaların kapalı olduğu ve evden çalışanların yoğun olduğu bu gibi olağanüstü dönemlerde, işletmelerin artan kötü niyetli eylemlere ve kişilere karşı güvenlik için ekstra önlem alması gerekiyor. Sensormatic’in 25 yılı aşkın bir deneyimle güvenlik alanında sektörün en iyi ve en kapsamlı çözümlerine sahip olduğunun altını çizen Uzelli, “Müşterilerimize uzaktan izleme hizmetleri sunuyoruz. Örneğin, iş yerinde kimse yokken biri içeri girmeye çalıştığında önce sesli uyarıda bulunuluyor, daha sonrasında operasyon merkezi üzerinden kolluk kuvvetlerine haber veriliyor. Yine herhangi bir alarm durumunda alarmın doğru olup olmadığı kamera görüntüleri aracılığıyla görülebiliyor. Benzer bir şekilde Sanal Devriye ile güvenlik sağlanabiliyor. Uzaktan İzleme Merkezimizdeki özel eğitimli operatörler, istenilen alanın kamera sistemine erişerek tüm noktaları canlı olarak izleyebiliyor. Güvenlik görevlilerine ek olarak kullanılabilen Sanal Devriye çözümümüz ekstra güvenlik sunuyor.” dedi.
Çalışanların, müşterilerin ve iş ortaklarının güvenliği için tüm önlemler alındı
Sensormatic için çalışanlarının ve müşterilerinin sağlığı en öncelikli konular arasında yer alıyor. Bu nedenle salgının Çin’den diğer ülkelere yayılmasıyla birlikte Sensormatic’te seyahatlere kısıtlama getirilmesinden evden çalışmaya kadar gerekli önlemler hızlı bir şekilde alınmaya başladı. İş sürekliliğini sağlayacak şekilde hızla organize olduklarını belirten Uzelli, “Daha ilk günden acil durum eylem planlarımız hazırdı. Bu planlara sadık kalarak kademeli bir şekilde uzaktan çalışma sistemine geçtik. Önlemlerimizi ve planlarımızı hayata geçirmek için ihtiyaç duyulan her şeye, en önemlisi çok güçlü bir ekibe sahibiz. Bugün itibarıyla ekibimizin %80’i uzaktan çalışmaya başladı. Günlük olarak ihtiyaca göre değişmekle birlikte ortalama 50 çalışanımız sahada çalışmaya devam ediyor. Şu an 7 gün 24 saat müşterilerimize hizmet vermeye devam ediyoruz. Şirket olarak amacımız “Dünyamızın daha güvenli hale gelmesine yardımcı olmak” sadece bu amaç bile varlığımızın önemini açıklıyor. Her bir çalışanımız bu bilinçte olduğu için değer üretmeye devam edebiliyoruz.” dedi.