Geleneksel perakende pazarına kıyasla hem dünyada hem de Türkiye’de hızla büyüyen e-ticaret sektörü, chatbot ve derin öğrenme gibi yeni nesil teknolojilerle hiç olmadığı kadar kullanıcılarla etkileşimi ve iletişimi artırarak yoluna devam ediyor.
E-ticaret alanında teknoloji kullanımı, sunduğu rekabet avantajı nedeniyle öne çıkıyor. 2016 yılında dünyada perakende sektörünün büyüklüğü bir önceki yıla oranla yüzde 6 artarak 22 trilyon doların üzerine çıktı. eMarketer’ın öngörülerine göre bu rakamın 2020 yılında 27 trilyon dolara çıkması bekleniyor. E-ticarete bakıldığında ise 2016 yılında 1,9 trilyon dolara ulaşan ticaret hacminin, yüzde 8,7’lik bir büyüme gösterdiği ortaya çıkıyor.
Türkiye’de ise TÜBİSAD verilerine göre, 2015 yılında yüzde 31 oranında büyüme yaşanarak 24,7 milyar TL’lik bir e-ticaret hacmi oluştu. Ülkemizde e-ticaret hacminin dünya ortalamasının üzerinde büyümesinin devam etmesi bekleniyor.
E-ticaret hacminin artması ile pazardaki rekabet de artıyor. Yeni girişimlerin yanı sıra hem küçük hem de büyük işletmeler online pazardan pay almak için çalışıyor. Rekabette avantaj elde etmek isteyenler, inovatif çözümler aracılığıyla müşterileriyle dijital olarak daha yakın ilişkiler kuruyor. RTB House Türkiye Ülke Müdürü Okay Tuğ, günümüzde e-ticarette satışları etkileyen en önemli 3 teknolojinin gözden kaçmaması gerektiğini vurguluyor.
#1 Chatbot’lar
Sosyal medyanın satın alma kararı üzerindeki etkisi su götürmez bir gerçek. Gartner’ın araştırmalarına göre markalar, sosyal medya üzerinden sorduğu sorulara yanıt alamayan tüketicilerin yüzde 15’ini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bain&Company’nin araştırmasına göre ise sosyal kanallar üzerinden tüketicilerine sorularına aktif olarak yanıt veren markaların gelirlerinde yüzde 20 ila 40 oranında artış bekleniyor.
Özellikle Facebook Messenger Chabot’ları sohbet uygulamaları arasında tüketicilerle etkileşime geçen en önemli araçlardan biri halini aldı. Eğer doğru hazırlanırlarsa chatbot’lar, müşterilerle etkileşime geçmenin en hızlı ve efektif çözümlerden biri olmayı başarıyorlar. Bu sayede markaya olan bağlılığı artırırken, kişisel bir asistan gibi bir etki yaratıyorlar. Chatbot’lar sadece müşteri memnuniyetini artırmakla kalmıyor, operasyonel maliyetleri de düşürüyor.
#2 Mobil Uyumlu Web Siteler
Dijital medya tüketiminin 3’te 2’si mobil cihazlar üzerinden gerçekleşiyor. ComScore verilerine göre, mobil uygulamalar bu tüketimin neredeyse yarısını ele geçirmiş durumda. Her geçen gün potansiyeli artan mobil alışveriş, tüketicilerin satın alma alışkanlıklarını da değiştiriyor. Birçok tüketici, mobil uyumlu web sitesine sahip olmayan bir markaya negatif bakabiliyor.
Localytics verileri ise kullanıcıların yalnızca yüzde 37’sinin e-ticaret ya da perakende mobil uygulamalarını son bir ay içerisinde bir kez ziyaret ettiğini gösteriyor. Bu da geri kalan yüzde 63’lük kısmın uygulamaları tercih etmediğini gösteriyor.
Çok hızlı ve tamamen responsive bir web sitesi oluşturmak, herhangi bir uygulama indirmeden çalışma fırsatı sunuyor. Buna ek olarak tüketicilerin beklentileri karşılandığında uygulamalar için yüksek bütçeler ayırmaya gerek yok.
#3 Derin Öğrenme ile Güçlenen Kullanıcı Deneyimi
Artık ardında sorun çözen karmaşık algoritmaların bulunmadığı yazılımlar, yerini birçok endüstride gücünü derin öğrenme tekniklerinden alan çözümlere bırakıyor. E-ticaret alanında ise derin öğrenme pazarın koşullarını değiştirecek veriler sağlıyor.
Facebook’un DeepText motoru gibi birçok algoritma, e-ticarette kullanılan chatbot’ların sunduğu deneyimini geliştirmek için arka planda çalışıyor. Bununla birlikte Yahoo’nun uygun ya da güvenli olmayan görselleri ayrıştırmada olduğu gibi birçok görsel işleme motorunda da yer alan teknoloji, e-ticarette de tavsiyeler için kullanılıyor. Bununla birlikte Google ise derin öğrenmeyi tercüme sisteminde kullanarak hataları yüzde 60 oranında indirebiliyor. Benzer bir sistem ise e-ticaret kullanıcılarının hizmetlerini birden fazla dilde sunmasına yardımcı olabilir.
Derin öğrenme algoritmaları programatik reklam kampanyaları için de harika fırsatlar sunuyor. Bir süredir kullanılan yeniden hedefleme teknolojileri çok daha kişiselleştirilmiş yeniden hedefleme çözümlerine yerini bırakıyor. Bu tür metotlar sayesinde kullanıcı davranışlarını tahmin edilmesi ve belirli durumlar için olasılıkların belirlenmesiyle kullanıcı deneyimini artırılıyor. RTB House’un kendi verilerine göre derin öğrenme algoritmalarını kullanmak, display reklamlarda yüzde 13 tıklama artışı sağlarken, dönüşüm oranını yüzde 25 yükseltiyor.
Gelişmiş veri analizi, ziyaretçilerin eğilimini anlamada fırsatlar sunarken, e-ticaret pazarındaki oyuncular için sadece daha verimli reklam değil, satın alma süreçlerinin de hiç olmadığı kadar kolaylaşmasını sağlıyor.