Dünya Enerji Konseyi tarafından yayınlanan ‘Düzensiz Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Sistemlerine Entegrasyonu 2016’ başlıklı raporda, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarının büyük bir ivme kazandığına dikkat çekiliyor. Rapora göre, geçen yıl tüm dünyada yenilenebilir enerji yatırımları için 286 milyar dolar harcandı.
Hidroenerji dahil, yenilenebilir enerji artık toplam kurulu enerji üretim kapasitesinin yüzde 30’unu, toplam elektrik üretiminin ise yüzde 23’ünü oluşturuyor. Dünya Enerji Konseyi’nin eylül ayında açıkladığı rapora göre, son 10 yılda rüzgar ve güneş enerjisi yıllık bazda, sırasıyla yüzde 23 ve yüzde 50 artış kaydederek büyük bir ivme kazandı. Buna rağmen bu iki yenilenebilir enerji kaynağının küresel elektrik üretimindeki payı hala sadece yüzde 4 seviyesinde.
Dünya Enerji Konseyi ve CESI S.p.A ortaklığıyla hazırlanan ‘Düzensiz Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Sistemlerine Entegrasyonu 2016’ başlıklı rapor yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımları her geçen yıl arttığını ortaya koyuyor.
Rapor, dünya çapındaki kurulu rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesinin yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan 32 ülkeye ilişkin durum incelemeleri baz alınarak kaleme alındı. Buna göre 2015’te 154GW yenilenebilir enerji kapasitesi için yapılan toplam 286 milyar dolar yatırım (yüzde 76’sı rüzgar ve PV olmak üzere), toplam 97GW kapasiteye sahip konvansiyonel enerjiye yapılan yatırıma büyük fark attı.
Çalışma, 9-13 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek 23. Dünya Enerji Kongresi’ndeki oturumlarda da ele alınacak. Küresel enerji harmanında yenilenebilir enerji kaynaklarının yeri ve bu kaynakların düşük karbon ekonomisine geçişi nasıl hızlandırabileceği kongrenin ilk gününde tartışılacak önemli başlıklardan biri olacak.
Enerjide Büyük Değişim Sürecine Girildi
Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei, “Yenilenebilir enerji yatırımlarının geliştirilmesi ve bu enerji kaynaklarının elektrik sistemlerine etkin bir şekilde entegrasyonu, temelde doğru piyasa planlaması ve düzenleme çalışmalarına bağlı. Ayrıca olası tıkanıklıkların önünü almak için sağlam bir bölgesel planlama yapılması da çok önemli. Enerjide büyük bir değişim dönemine çoktan girildi bile. Teknik ve ekonomik açıdan güçlü ve istikrarlı politikalar hazırlanmalı. Bu politikalar şeffaf karbon fiyatlandırma mekanizmasıyla desteklenmeli. Bu geçişi yürütmek bizleri COP21’de belirlenen iklim hedeflerine bir adım daha yaklaştıracaktır” diye konuştu.
Frei sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknolojik gelişmeler ve maliyetlerin azalması, sermaye harcamalarının (CAPEX) yanı sıra düzensiz yenilenebilir enerjilerin operasyon ve bakım (O&M) masraflarını da kısıyor. Elde edilen son verilere göre, rüzgar enerjisi için en düşük tarife US$28/MWh’la Fas’ta, güneş enerjisinde ise en düşük tarife US$30/MWh değerle Dubai’de. Son derece düşük olan bu tarifeleri, genellikle farklı rüzgar ve güneş yükleme faktörüne ve farklı yerel maliyetlere sahip olduğu için her yerde görmek pek mümkün değil. Ancak genelde de maliyetlerin azalmakta olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa kıtasında rüzgar ve güneş yükleme faktörleri yüzde 50’ye kadar daha az olduğu için, yerel maliyetler de önemli ölçüde artıyor.”
Yenilenebilir Yatırımları Yasal Düzenlemelerle Teşvik Edilebilir
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Sistemlerine Entegrasyonu Bilgi Ağı Başkanı Alessandro Clerici ise şunları kaydetti: “Regülasyon ve düzenlemeler de dahil olmak üzere hazırlanacak uygun politikalar ve teknolojinin kullanımı değişken kaynağa sahip yenilenebilir enerjilerin hem gelişiminde hem de bunların elektrik sistemlerine etkin biçimde entegrasyonunda önemli rol oynuyor. Yasal çözümler, etkili ve ekonomik teknoloji çözümlerini tamamlıyor. Bir ülkede hangi yöntemin işe yaradığı, o ülkenin kendine has şartlarına ve yasal düzenlemelerin ne kadar iyi kotarılabildiğine bağlı. Sistem tasarımına dönük bütünsel ve uzun vadeli yaklaşım, düzensiz enerji kaynaklarının entegrasyonunda kilit öneme sahip. Yatırımı teşvik etmek için güvenilir ve şeffaf maliyet analizi, ülkenin kaynakları veya coğrafi konumundan bağımsız olarak arz güvenliğinin sağlanması ve dirençli bir enerji sektörü, bu sürecin vazgeçilmezlerinden.”
‘Düzensiz Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Sistemlerine Entegrasyonu 2016’ raporunda ayrıca düzensiz yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik sistemlerine başarıyla entegre edilmesi için atılması gereken adımlar sıralanıyor.
Düzensiz yenilenebilir enerji kaynaklarının sürdürülebilir entegrasyonunu sağlamak için en önemli tavsiyeler şunlar:
- Karar vericiler, Trilemma Endeksi’nde belirlenen hedeflere uygun şekilde, net olarak belirlenmiş CO2 emisyon düzenlemeleri de dahil olmak üzere, piyasa kurallarını belirleyerek daha sürdürülebilir bir enerji sistemi kurulumunu sağlamalı.
- Sadece enerji temelli piyasalar, yüksek oranda düzensiz yenilenebilir enerji kaynakları içeren sistemlerde güvenilir arz sağlama konusunda genellikle yetersiz kalıyor. Kapasite pazarına geçiş bu arz güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olabilir.
- Hava tahmin metotları, daha isabetli sonuçlar elde etmek ve rüzgar-güneş enerjisinin sürekli değişimini daha iyi yönetebilmek için geliştirilmeli.
Düzensiz yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel olarak artan önemi göz önüne alındığında, endüstri ve karar vericiler sorunları çözerek, büyümenin devam etmesini sağlamalı.