Dünya Enerji Konseyi tarafından yayınlanan “Dünya Enerji Trilemma 2016” Raporu’nda, “Üçlü Enerji Açmazı” olarak nitelendirilen sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişimin tek çaresinin inovatif politikalar ve teknolojiler olduğu belirtildi.
Enerji sektöründe yaşanan büyük dönüşüm, giderek artan sorunları da beraberinde getiriyor. Dünya Enerji Konseyi tarafından yayınlanan Dünya Enerji Trilemma 2016 Raporu, bu sorunlarla başa çıkmanın yolunun inovatif politikalar ve teknolojiler olduğuna işaret ediyor.
ABD’nin San Francisco kentinde düzenlenen 7. Temiz Enerji Bakanlar Toplantısı’nda açıklanan, Dünya Enerji Trilemma 2016: Enerji Dönüşümünü Hızlandırmak İçin Önlemler başlığını taşıyan çalışma, global danışmanlık firması Oliver Wyman işbirliğiyle Dünya Enerji Konseyi tarafından hazırlandı.
Raporda “üçlü enerji açmazı”; sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişim denklemi konusunda ilerleme sağlayabilmenin farklı koşullara bağlı olduğu vurgulandı. Dünya Enerji Trilemma Çalışma Grubu Başkanı Joan MacNaughton raporla ilgili yaptığı açıklamada Paris Anlaşması’nın, ülkelerin sürdürülebilir enerji politikaları çıtasını yükselttiğini belirtti. MacNaughton şunları söyledi: “Artık sadece enerji güvenliğinin, erişimin ve satın alım gücünün garanti edilmesi yetmiyor; Paris şartlarını da yerine getirebilmek gerek. Yüksek gayri safi yurtiçi hasıla veya doğal kaynaklara sahip olmak önemli olsa da, stratejik yönü net bir politika ve bu politikanın iyi bir biçimde uygulanması, performansı artıracak etkenlerin başında geliyor.”
‘ÜÇLÜ ENERJİ AÇMAZI’NA BEŞ ÇÖZÜM
Raporda, “üçlü enerji açmazı” yani sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişim denklemi konusunda ilerleme sağlayabilmek ve 2020 sonrası için belirlenen hedefleri tutturabilmek için beş alana odaklanılması gerektiğinin altı çiziliyor. Çalışma, 9-13 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek 23. Dünya Enerji Kongresi’ndeki pek çok tartışma için de zemin oluşturuyor.
MacNaughton, “Sektör liderleri ve yatırımcılarla diyaloğun geliştirilmesi, politika belirleyicilerin, enerji arz ve talep dinamiklerinin, teknolojilerin ve sektörün hızla değiştiği bir dünyada sağlam politikalar üretmelerini sağlayacak. Ülkeler dönüşümün startını ne kadar erken verirse, dönüşüm o oranda ucuz olacak” dedi.
Çalışmada, inovatif politikalar, politika belirleyiciler, özel sektördeki enerji liderleri ile yapılan görüşmeler ve Enerji Trilemma Endeksi’yle ölçümlenen, ülkelerin beş yıllık sürdürülebilirlik performansları baz alınarak belirlenen beş ana tespit yer alıyor:
- Enerji tedariki: Politika yapıcılar ve karar vericiler, pazar için şeffaflık sağlamalı ve net enerji hedefleri belirlemeli.
- Enerji erişimi: Ülkeler, sektördeki maliyetleri düşürmek ve modern altyapılara özel yatırımları artırmak için mevzuat çerçeve çalışmalarında reforma gidiyor.
- Alım gücü: Sübvansiyonlar düşük gelirli tüketiciler için kısa vadede önemli olsa da, uzun vadede kurumların karlılığını olumsuz etkileyebilir.
- Enerji verimliliği: Tasarruf, enerji verimlilik standartlarının uygulanmasına yönlendirmek için tek başına yeterli değil. Performans değerlendirmeleri, teşvik ve etiketleme programları tüketici enerji verimliliğini teşvik ediyor.
- Dekarbonizasyon: Dinamik ve esnek yenilenebilir enerji yatırım politikaları, değişen pazar dinamiklerine ve gelişen teknolojilere ayak uydurabilmek için şart.
İNOVASYON İÇİN VAKİT KAYBETMEYİN!
Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei, sadece altyapının gelişmesinin yeterli olmadığını vurguladı. Frei, ülkelerin, gelir sağlayan ve insanların modern enerjilerin avantajlarından yararlanmalarına olanak tanıyan yöntemlere de odaklanmaları gerektiğini söyledi. ‘Kullandığın kadar öde’ benzeri iş modellerinin ve mobil bankacılık çözümlerinin, yenilenebilir enerjilerle beslenen servisleri öne çıkarabileceğini sözlerine ekleyen Frei, ülkelere hızlı hareket etme çağrısı yaptı.
Frei şunları söyledi: “Arz ve talebi ulusal düzeyde değiştirmeyi hedefleyen yatırım ve politikaların gözle görülebilir bir ilerleme sergilemeleri çok zaman alıyor ve bununla birlikte kimi zaman olumsuz etkileri olabiliyor. Ülkeler, ‘üçlü enerji açmazı’ konusunda ilerleme kaydedebilmek için vakit kaybetmeden harekete geçmeli; güvenli, adil ve çevre açısından sürdürülebilir enerjiyle sektörün gelişimini, rekabetçi ekonomiyi ve sağlıklı bir toplumu desteklemeli. San Francisco’daki toplantıda ele alınan konulardan biri de, inovasyonla bu hedeflere ulaşılmasıydı. Buradan çıkan sonuçlar ve alınan dersler, ekim ayında İstanbul’da düzenlenecek Dünya Enerji Konseyi’nde de tartışılacak.”
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan ise ‘üçlü enerji açmazı’nın 9-13 Ekim 2016’da İstanbul’da yapılacak 23. Dünya Enerji Kongresi’nin ana temalarından biri olduğunu söyledi. Mercan, “İkinci gün düzenlenecek ‘İnovatif İş Modelleri: Yeni Bir Ufuk’ ve ‘Enerji Dönüşümünü Sağlamak: 150 Ülkenin Değerlendirmesi’ oturumlarında, e-depolama veya iş önceliklerindeki değişiklikler gibi enerji teknolojilerindeki inovasyonun, üçlü açmazın dengelenmesinde nasıl bir rol oynayabileceği ve düşük karbon ekonomisine geçişe nasıl katkı sunabileceği tartışılacak. Üçüncü günün ana gündem maddesi ise enerji politikaları olacak; yaklaşık 100 bakan ve 10 bine yakın delegenin katılımıyla enerji dönüşümüne ivme kazandırmak için atılması gereken adımlar masaya yatırılacak. Dünya enerji politikalarının geleceğinin belirleneceği böylesi önemli bir toplantıya İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz,” diye konuştu.