Pazar, Aralık 22, 2024

İlgili İçerikler

Bu hafta gündemdekiler

Teknolojiyi Sadece Kullanan Değil Üreten ve Geliştiren de Olmamız Gerekiyor

Nursen Yildirim Karel Global Tech MagazineKarel, ana faaliyet alanı telekomünikasyon olan, çeşitli teknoloji, özellik ve kapasitelerde PBX sistemlerini ve bu sistemlere ait, yüzlerce çevre birimini geliştirip tasarlayan, üreten ve bu ürünleri yurtiçi ve yurtdışı pazarlara sunan bir firma. Bunun yanı sıra iletişim ve güvenlik sistemleri alanında da faaliyet göstererek, kamu ve özel sektör kuruluşlarına anahtar teslimi projeler yapıyor ve savunma sanayine yönelik ürün ve çözümler de hazırlıyor. Üstelik Avrupa’nın ilk 3, dünyanın ise ilk 15 PBX üreticisinden biri.

Biz de bu başarının ardında yatan gerçekleri merak ettik ve Karel’in Pazarlama Direktörü Nurşen Yıldırım ile IP alt yapılarının faydalarından, bulut sistemlerinin önemine kadar keyifli bir sohbet gerçekleştirdik:

Bize biraz şirketinizden ve faaliyet alanlarınızdan bahseder misiniz?

Karel 1986 yılında kurulmuş bir şirket. Bu yıl 30. yılımızı kutluyoruz. Ana faaliyet konumuz telekomünikasyon, telefon santralleri ve bunların kurulumları olmak üzere çeşitli iletişim ürünlerinin Ar-Ge sürecinden üretimine ve yurt içi – yurt dışı pazarlarına sunulmasına kadar giden bir faaliyet alanımız var. Bunun dışında önemli bir üretici kimliğimiz bulunmakta. Ar-Ge birimimiz bizim için çok önemli. Ankara’da Bilkent Üniversitesi içerisinde yaklaşık 160 kişilik bir kadromuz var. Bunun yanı sıra Türkiye’nin en yaygın iletişim anlamında donanım bazlı dağıtım kanalına sahip bir firmayız ve Türkiye’nin her ilinde en az bir yetkili satıcıya sahibiz. Karel, telefon santrali konusunda açık ara bir pazar lideri. Uluslararası araştırma raporlarına göre adet bazında %70’lere, hat ve kapasite bazında da %50’lere varan bir faaliyet alanımız var. Avrupa’nın konusundaki ilk üç büyük üreticisinden biri olmamızın yanı sıra kendi markamızla, ürün ve teknolojilerimizle birlikte 30 ülkeye de ihracat yapmaktayız.

Bunun dışında bazı büyük proje çalışmalarımız da var. Firmamızda aynı zamanda büyük bir proje grubumuz da bulunmakta. Bu proje grubu daha çok telekom alt yapısına yönelik projelerin oluşturulmasını ve yürütülmesini sağlamaktadır. Ayrıca son dönemlerde güvenlik alanında CCTV sistemlerini de ürün gruplarımıza entegre ettik. Bunların entegrasyonu ile projelerde daha farklı noktalara da ulaşabiliyoruz.

Faaliyet alanlarınızı göz önüne aldığımızda sizce kurumsal pazarın öncelikleri nelerdir?

Bildiğiniz gibi kurumsal ürünlerde imaja yönelik kişisel ve duygusal seçimlerden ziyade daha rasyonel sebepler ön plana çıkıyor. Burada bahsetmek istediğim öncelikle ürünlerin teknolojik kapasiteleri, yenilikleri ve ihtiyaçları cevaplayabilmeleri gerekmektedir. Yerelleştirilmiş olmaları da çok önemli. Çünkü kurumların da aslında bireyler gibi farklı ülkelerde ve farklı bölgelerde farklı ihtiyaçları da olabiliyor. Alt yapıdan kaynaklanan, kültürden kaynaklanan bir takım farklılıklar bu tarz ihtiyaçların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bununla birlikte yaptığımız iş desteğin çok çok önemli olduğu bir faaliyet alanı. İletişimin hiç bir şekilde kesintiye uğramaması gerekiyor. Dolayısıyla yaygın ve etkili bir servis ağına sahip olmak büyük bir önem arz etmekte. Ayrıca kalıcı ve güvenli bir şirket olmak da çok önemli bir konu. Bütün bunları göz önüne aldığımızda kurumların özellikle bu güvenilir formatta bir yapıya ihtiyaçları oluyor. Aslına bakılırsa son zamanlarda kurumlarda da yaşanan büyük bir değişim var. Kurumlar eskiden iletişimi bir katalizör olarak kullanıyorlardı. Ancak iletişim faaliyetleri belki son 10 senede evrilerek bugün işletmelerin performansına ve verimliliğine direk katkıda bulunan bir araç haline geldi. Doğru kurgulanmış bir müşteri deneyimini, doğru bir şekilde sunduğunuz bir call center ile müşteriye vermiş olduğunuz hizmeti ve satışlardaki geri dönüşü de sağlıklı bir hale getirebiliyorsunuz. Tabi bununla birlikte içerdeki verimliliği kontrol edebileceğiniz bir raporlama alt yapısına da sahip olabiliyorsunuz. Maliyetlerinizi düşürebilecek ve şirket çalışanlarının verimliliğini arttırabilecek bir IP alt yapısı artık şirketin toplam verimliliğine katkıda bulunmuş oluyor. Yani iletişim artık sadece bir telefon görüşmesinden ziyade o şirketin performansına da katkıda bulunan bir süreç olarak karşımıza çıkıyor.

Burada çok önemli bir konu olan entegrasyondan da bahsetmek istiyorum. Çünkü böyle bir yapının kolay bir şekilde yönetilebilmesi de çok önemli. Kurumlarda farklı farklı sistemlere sahip olan bir çok kompleks yapının bir arada bulunması, yönetenler açısından da bir çok zorluğu beraberinde getiriyor. Dolayısıyla iletişim sistemlerinin de diğer sistemlere entegre edilebilmesi ve yönetilebilir olması çok büyük bir önem teşkil etmekte.

Teknolojik gelişmelere baktığımızda yeni trendler ne olarak karşımıza çıkmakta?

Yeni trendleri belirleyen, hem teknoloji hem de teknolojinin getirdiği değişen tüketici tercihleri. Burada baktığımızda teknolojinin getirdiği bir ihtiyaç olarak bulut servisleri ön plana çıkıyor. Hem maliyet açısından hem de hız ve güven açısından bulut çözümlerinin önümüzdeki dönemlerde yeni teknolojilerle daha da önemli bir hale gelebileceğini söyleyebiliriz. Ancak bu zaman içerisinde biraz daha dikey anlamda aşağı doğru inebilecek bir şey. Yani bir kavramın gelmesi ile her şeyi birden bire değiştirebilmeniz mümkün olmuyor. Bunun dışında internet ve IP konuları da kendi alanımızda çok önemli. Kavram olarak entegrasyon ve nesnelerin interneti de olmazsa olmaz konuların başında gelmekte. Bütün bunlar aynı zamanda da kurumların verimlilik için kullanmak zorunda ve ihtiyacında oldukları, iletişimin daha rasyonel hale getirilmesini sağlayan araçların başında geliyor. Tabi burada birazda özelleştirmenin ihtiyacı var. Şirketler de aslında birbirinden faklı yapılar gösterebiliyorlar. İhtiyaçlar bazında ve sektör bazında da bu farklılıklar göze çarpıyor. Bir sağlık sektörünün ihtiyacı ile bir finans sektörünün ihtiyacı arasında çok büyük farklar bulunabiliyor. Bunların her birine özel cevap verebilen sistemlerin olması gerekiyor. Ayrıca daha önce de bahsettiğim gibi yerelleştirme de çok önemli bir faktör. Hepsini bir araya getirdiğimizde bunlar genel olarak üzerinde durmamız gereken kavramlar olarak karşımıza çıkıyor.

Karel’in bulut sistemlerine belirli yatırımları var mıdır?

Biz bulut sistemlerini yaklaşık 3 sene öncesinden gündemimize almıştık. Bu konu ile ilgili yeni ve farklı çözümlerimizi de hali hazırda geliştirmekteyiz. Tabi bunlar için tüketicininde hazır olması ve uygun bir zeminde bulunması gerekiyor. Ama şu anda bir çok alanda bulut çözümlerimiz ve bulut servislerimiz de hazır. Şu an bazı sektörlerde hali hazırda test aşamasında olan sistemlerimiz mevcut.

Türkiye şartlarına baktığımızda telekomünikasyon alt yapısını ve yapılan yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunun için Türkiye’ye biraz genel bakmak gerekiyor. Türkiye çok büyük bir potansiyel barındırıyor. Hem bireyselde çok genç ve teknolojiye ilgi duyan bir kitleye sahip hem de çok hızlı gelişmekte olan bir ülke. Teknolojiye çok duyarlı bir ülkeyiz ve de teknolojiyi çok seviyoruz. Bununla birlikte bir çok alanda önemli yatırımlar da yapılıyor. Hem telekom operatörleri alanında alt yapı yatırımları yapılıyor hem de uç birimler anlamında yazılım,donanım ve bir çok alanda faaliyetlerde de bulunulmakta. Tabi bunlar içinde en önemli şey teknolojiyi sadece kullanmak değil, üreten, kontrol eden, geliştiren ve entegre eden olabilmek. Çünkü teknoloji sadece bir araç değil, aynı zamanda ülkelerin gelişmişliklerini de gösteren bir noktada. Sanayi devriminden sonra en büyük devrim olan internetle birlikte şimdi de bilgi toplumu olmaya doğru yol alan bir süreç var. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda bütün yaptığımız yatırımların hem uzun soluklu, hem verimli, hem de üretime yönelik olması gerekiyor. Yani sadece kullanıma yönelik alt yapı Türkiye için malesef yeterli değil. Türkiye ürettiği teknolojileri yurt dışına da satabilmeli.

Bir de telekom yatırımları gerçekten de çok pahalı yatırımlar. Burada verimliliğin gözetilmesi de gerekiyor. Bütün operatörlerin rekabetin getirdiği kalitenin yüksekliği, fiyatın uygunluğu ve hizmetlerin artmasıyla beraber yatırım anlamında da Türkiye ekonomisine rasyonel bir getirisi olması lazım. Çünkü sahip olduğumuz kaynakları da verimli kullanmamız gerekiyor. Ama ne olursa olsun Türkiye bazı durumlarda geç de olsa çok hızlı mesafe kaydedebilen bir ülke. Şu anda da önemli yatırımlar var. Dolayısıyla biraz daha üretimi, Ar-Ge’yi, yerli üretimi ve yerli yazılımı da destekleyen bir yaklaşım içerisinde olunması gerekiyor.

Şu an Ar-Ge yatırım faaliyetleriniz neler ve önümüzdeki süreçte yeni ve farklı projelerle karşılaşacak mıyız?

Bizler Ar-Ge’ye çok önem veren bir şirketiz. Karel’in şu anda 1500’ün üzerinde bir çalışanı var ve bunlardan 165 kişi Ar-Ge birimimizde görev almakta. Karel’in bugün bulunduğu duruma baktığımızda, Ar-Ge ilk kurulduğumuz günden beri bizler için önemli bir yapı. Bizler, mühendis kökenli bir firmayız. Bu nedenle Ar-Ge’ye de düzenli olarak sürekli kaynak aktaran bir politikamız var. Hatta pazarın daraldığı dönemlerde bile o günün koşullarıyla değil, geleceğe yatırım yaparak ilerledik ve Ar-Ge’ye şu anda yaklaşık her sene ciromuzun %10’u kadar bir kaynağı aktarmaya devam ediyoruz. Bence fark yaratan önemli unsurlardan bir tanesi bu. Ar-Ge’de yeni ürün bulma ve geliştirmenin dışında inovatif ürünleri,çözümleri ve tüketici ihtiyaçlarını karşılayabilecek ürünleri sunmak çok önemli bizim için. Bilkent Üniversitesi’nde Cyber Park içerisinde bir Ar-Ge kuruluşumuz bulunmakta ve çok nitelikli bir çalışan kadrosuna sahip. Bu konuda da haberleşme elektroniği alanında Türkiye’nin en yetkin Ar-Ge’lerinden de bir tanesi.

Geliştirdiğimiz alanlar ve projelerimiz hakkında konuşmak gerekirse, bizler sürekli kendi aramızda işletmelerin ve kurumların iletişim sistemlerinde pazar lideri olarak durmadan hep gelecekte neler olacak ve ne yapmalıyız gibi sorulara yanıt arıyoruz. Şu ana baktığımızda yaklaşık 700 000 işletmede ürünümüz var ve tüm bunların belirli süreçlerde değişime ihtiyacı olduğunu da düşündüğümüzde hep yeni teknolojik gelişmeleri gündemimizde tutuyoruz. Çünkü bu bizim birinci önceliğimiz. Bunun yanı sıra yeni faaliyet alanlarımızdan bir tanesi de son yıllarda biraz daha fazla üzerinde yoğunlaşmış olduğumuz bir konu olan savunma sanayi ürünleri. Bu konuda hem Ar-Ge hem de üretim anlamında çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Tabi ki hem Ar-Ge hem de üretim tesislerimiz dünya standartlarında. Çünkü savunma sanayi teknolojilerine üretim yapabilmek yüksek standartlar gerektiriyor. Yani telekomünikasyon olarak bilinen tarafımızın dışında, kendi gücümüzden türeyen önemli bir faaliyet alanını da başarı ile gerçekleştirmiş bulunuyoruz.

 

Röportaj : Serhan Türkmenoğlu

Teknoloji Makaleleri