[show_avatar email=408 align=center show_name=true show_biography=true avatar_size=93]
İş dünyası çoklu bulut yapısını kullanarak verilerin ağırlığı ile nasıl baş edebilir?
Veriler tüm iş alanları için her geçen gün daha da önem kazanıyor. Bu nedenle kurumların bilişim yöneticilerinin sürekli veri yönetim stratejilerini optimize etmeleri gerekiyor. Burada bulutun önemi devreye giriyor.
Ancak BT altyapılarının çoğunda verilerin ağırlığı, şirketin bünyesindeki veri merkezinden bulut sistemine verilerin taşınmasında zorluk çıkarabiliyor. Bu da bulut kaynaklarının verimli kullanımını azaltıyor. BT yöneticilerinin karşılaştıkları zorluklardan birisi, zorunlu veri kontrolüne sahip çoklu-bulut altyapısının oluşturulması şeklinde öne çıkıyor.
Bilişim yöneticileri, dijital dönüşüm süreçlerini BT kaynaklarını esnek ve verimli şekilde kullanarak yapma konusunda her zaman olduğundan daha fazla baskı altındalar. Bulut bunun için bir araç. Ticari verilerin hassasiyeti ve formatına bağlı olarak bazı veriler işe yaramayan bir şekilde olduğu yerde bekleyebiliyor: Buna “verinin ağırlığı” diyebiliriz. Veriler mevcut altyapı içerisinde adeta olduğu yere “yapışıp kalıyor”.
Dijital verinin de kütlesi, bekleme süresi ve mahremiyeti var
Verinin ağırlığını meydana getiren çeşitli faktörler bulunuyor. Örneğin verinin büyüklüğü. Bu büyüklük, terabaytları petabaytları bulan depolama altyapılarının yeni platformlara taşınmasında zorluk çıkarabiliyor. Ayrıca veriye hızla ulaşması gereken uygulamalar da yeni platformun çalıştırılmasını güçleştirebiliyor. AB düzenlemeleri ve kuralları da veri yönetiminde bazı şartlara uyulmasını zorunlu hale getiriyor. Örneğin kişisel veriler, yalnızca ticari operasyonların yapıldığı yerdeki yerel sunucular içerisinde muhafaza edilebiliryor.
Yukarıdaki örnekler, veri ağırlığının nasıl ortaya çıktığını ve verinin kendisine has bir altyapıya nasıl yakından bağlı kalabildiğini gösteriyor. Bu da verilerin buluta aktarılması ve buluttan alınması sürecinde ve kurum bünyesindeki veri deposunu eritmelerinde BT uzmanlarının işini zorlaştırıyor.
Özel ve hibrit bulut arasındaki uçurum
Data fabric konsepti ise NetApp’ın bu zorlukları bertaraf etmek için ortaya koyduğu bir çözüm. Örneğin NetApp’ın bulut için Özel Depolama çözümü kurumlara, kendi verilerini kontrol etmeye devam ederken farklı bulut altyapılarını kullanmalarına da imkan veriyor. Bu, kurum bünyesindeki sistemler ile herkese açık bulut sistemi arasında kurulan bağlantı ile yapılıyor.
NetApp ayrıca, kurumların tek bir depolama düzeninden uzaklaşmalarına yardımcı olurken aynı zamanda dinamik veri ve iş yükü naklini tüm kaynaklar genelinde yapılabilmesine imkan veriyor ki buna bulut da dahil. Yani bilişim yöneticileri her zaman tam kontrole sahip oluyor: Ticari veriler NetApp’ın herkese açık bulut sistemlerinin fiziksel olarak yakınında bulunan depolama sistemlerinde kalıyor. Böylece iş dünyası, Amazon Web Servisleri gibi sistemlerin devasa kapasitelerini kullanırken aynı zamanda denetleyici kurumların şart ve kurallarına da uymuş oluyor.