Murat Mediçeler
VMware Türkiye Ülke Müdürü
Apple Watch kurumsal mobiliteyi tetikledi tetiklemesine, fakat işletmeler şimdi son teknolojiyle donatılmış modern cihazları nasıl destekleyeceklerini ve güvenlik altyapılarını nasıl kuracaklarını kara kara düşünüyor.
Son birkaç yıldır tüketici elektroniği sektörünün sunduğu estetik cazibenin kurumsal dünyayı da ele geçirdiğine şahit oluyoruz. Dikkatlerin bu yöne çevrilmesi, kurumsal mobilitenin hareketlenmesine ve zaman içinde şekillenmesine de yol açtı. Önce Mobil (Mobile First), Kendi Cihazını Getir (Bring Your Own Device – BYOD) ve Kendi Cihazını Seç (Choose Your Own Device – CYOD) gibi uygulamalar, Mobil Bulut ile birlikte, hem günümüzün hem de geleceğin teknolojileri olarak her geçen gün işletmelerde daha yaygın hale geliyor. Giyilebilir Teknolojiler dünyasının en yeni ve en havalı aktörlerden Apple Watch da çalışan verimliliğini artırma potansiyeli yüksek olan bir başka cihaz olarak görülüyor. Üstelik gösterişi de gayet yerinde.
Fakat mobilin iş dünyasında gerçek bir fark yaratması ve son moda cihazların güvenliği sağlanarak desteklenmesi için her şeyden önce çok daha büyük yatırımların yapılması ve bazı engellerin aşılması gerekiyor.
İş dünyası bugün hangi noktada?
Müşteri deneyiminde dönüşüme imza atmayı hedefleyen işletmeler, bugün mobilite trendinde başı çekiyor. Çünkü mobil teknolojiler yalnızca müşterilerle daha iyi bir etkileşim sağlamıyor; aynı zamanda, örneğin, mağazalarda sıra bekleme süresini azaltıyor, yöneticilerin bilgi yönetimini kolaylaştırıyor ve üretim hattında kalite kontrolünü iyileştiriyor. 21. yüzyılın başında kamu hizmeti veren şirketlerde mobil cihazlar saha çalışmalarına bel bağlamıştı. Bu gereksinim, bugün biraz daha artmış durumda. Perakende sektöründe büyük mağazaların çoğu, artık hızlı ve kolay satın alma deneyimi için mobil uygulamalar geliştiriyor. Aynı zamanda Apple Watch’ın da hiç şüphesiz ön plana çıkarabileceği gibi mobil ödemeler için son teknolojiyi tercih ediyorlar.
Mobilin, iş süreçlerini uçtan uca dönüştürme ve müşteri hizmetlerini geliştirme açısından çok büyük fırsatlar barındırdığı kesin. Fakat bu fırsatların önünü açmak için henüz atılması gereken pek çok adım daha var. Her geçen gün bambaşka yeniliklerle karşılaştığımız, tüketicilerin her an mobil ve şık olma taleplerine karşılık inovasyonun patlama yaşadığı bu çağda işletmeler, hem rekabet avantajı yakalamak hem de çalışanların, modanın ve müşterilerin beklentilerini karşılamak için ellerini çabuk tutmalılar.
Hem şık hem akıllı
Apple Watch, çalışan verimliliğini artırma açısından önemli bir potansiyel barındırıyor. Çalışanlar, e-postalarını kontrol edebiliyor, uygulamalara erişebiliyor, ofis dışındayken iş arkadaşlarına veya müşterilerine ulaşabiliyorlar. Salesforce.com ve Expedia gibi yakın zamanda piyasaya sürülecek uygulamalara erişim sağlanması ise, özellikle cihazı olduğundan daha güçlü kılacak. Salesforce Analytics Cloud kullanıcıların performans grafiklerini görmesini sağladığı gibi, ham veriye ulaşmalarına yardımcı olacak. Tabii bu özellikler ancak yıl sonuna doğru tamamlanacak.
Ayrıca Apple Watch’taki ses tanıma yazılımı, kullanıcıların iPhone, dizüstü bilgisayar veya masaüstü bilgisayar kullanmadan ses mesajları aracılığıyla müşteri yönetimi sistemlerinde güncelleme yapmasını sağlayacak. Her ne kadar James Bond-vari bir akıllı saat sisteminden bahsetmiyorsak da, doğru yönde atılmış doğru bir adım olarak görüyoruz. Toplantılara katacağı şıklık ve iş ortamlarına getireceği işlevsellik de cabası.
İş performansını artırma açısından Apple Watch ideal bir araç. Fakat diğer tüm mobil cihazlarda olduğu gibi, veri güvenliğinin sağlanması azami önem arzediyor. Havalı görünme pahasına müşteri gizliliğinin ihlal edilmesine izin vermemek gerekiyor.
İşletmeler verilerini nasıl koruyabilir?
İşletmeler, Apple Watch gibi son moda cihazların ve bu cihazlarda çalışan tüm uygulamaların “geçirimsiz” olduğundan ve hatasız çalıştığından emin olmalı. Özellikle aşağıdaki bu üç noktaya dikkat etmeliler:
1. Politikaları değiştirmek ve birden fazla cihazı destekleyebilmek gerekir: BYOD uygulamasını benimseyen işletmeler, Apple Watch gibi cihazları destekleyebilmek için mevcut uygulama politikalarını gözden geçirmeliler. Aynı zamanda ortaya çıkabilecek yeni riskleri belirleyerek gerekli önlemleri almalı ve cihazların yönetimini en iyi şekilde yürütmeliler.
2. Güvenlik ilkeleri yeniden tanımlanmalı: Zihniyet değişimi, beraberinde fiziksel güvenlikten çok daha fazlasını getirdiği için güvenlik yaklaşımının bütüncül bir şekilde yeniden ele alınması gerekir. Ne de olsa artık, Apple Watch gibi giyilebilir ve mobil cihazların yön verdiği, yazılım tanımlı bir dünyaya doğru hızla ilerliyoruz.
Güvenlik, sonradan planlanan bir aşama değil, uygulama kurulumu sürecinin bir parçası olmalı. Bu nedenle işletmeler, cihazlardan uygulamalara, verilerden içeriğe, e-postadan ağın kendisine kadar ekosistemin tamamını kapsayacak doğru bir güvenlik altyapısı tasarlamalı. Aynı zamanda kurallara uyumluluk konusunu da göz ardı etmemeliler.
3. Daha kapsamlı bir eğitim lazım: Konuya yalnızca donanım açısından yaklaşmamak gerekir. Son kullanıcıların konuyla ilgili bilgilendirilmesi ve eğitilmesi de, şirket verilerinin korunması açısından büyük önem taşıyor. Çalışanların yetkilendirilmesi, kendilerinde daha fazla sorumluluk hissetmelerini ve daha dikkatli olmalarını sağlayacaktır.
Şirketlerdeki BT departmanları, tüketicilerin dünyasını kasıp kavuran, son moda giyilebilir cihazların alevlendirdiği mobilite trendinde işletmelere yol gösterecek en önemli birimler olarak karşımıza çıkıyor. Doğru mimarileri belirlemek ve seçmek, hem kullanıcı ve sunulan hizmet, hem de cihazların takibi ve yönetimi açısından son derece önemli. Mobile First uygulamalarının gerçekten işe yaramasını istiyorsak, çalışanların tüm uygulama, dosya, sosyal araç ve online hizmetlere tek bir noktadan, her an ve tercih ettikleri herhangi bir cihazdan kolaylıkla erişebilmesini sağlamalıyız. Mobil bulutun izinden giden şirketler, veri erişimini etkin bir şekilde yönetebilecek ve verileri koruma konusunda daha fazla sorumluluk alacaklar.
Doğru araç ve çözümler ile giyilebilir cihazları ve Mobile First stratejilerini ofis ortamında bütünüyle hayata geçirmek ve vadettikleri tüm fırsatlardan en üst düzeyde fayda sağlamak mümkün. Mobil çılgınlığın bugün vardığı son nokta olan Apple Watch bunlardan biri. İşletmeler ise, yalnızca günümüzün popüler trendlerini değil, aynı zamanda geleceğe şekil verecek olan teknolojileri de hesaba katmak durumunda.