Otomotiv sektörünün en büyük düşü olan otonom sürüşü ilk gerçekleştiren Hollywood oldu. 1980’li yılların ünlü televizyon dizisi Kara Şimşek’in konuşan, daha da önemlisi kendi kendine giden aracı K.I.T.T. isimli Pontiac Firebird Trans Am, film endüstrisinin teknoloji harikası kurgusu olarak hafızalardaki yerini günümüze kadar korudu. Neredeyse 30 yıl sonra, otonom sürüş artık bir televizyon fantezisi olmaktan çıktı… Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Dirk Hoheisel’in de dediği gibi Bosch bilim kurguyu adım adım gerçeğe dönüştürüyor. Bosch teknolojisi ile donatılan otomobiller hali hazırda sıkışık trafikte kendi kendilerine gidebiliyor ve park edebiliyorlar. Bosch, otonom sürüşe yönelik çözümlerini 6-9 Ocak 2015 tarihleri arasında Las Vegas’ta düzenlenen CES’teki Araç Zekası bölümünde sundu.
Bosch, dünyanın en büyük mobilite çözümü tedarikçilerinden biri olarak 2011 yılından bu yana Palo Alto, Kaliforniya ve Abstatt, Almanya olmak üzere, iki lokasyonda otonom sürüş üzerine çalışmalar yürütüyor. Her iki lokasyondaki ekipler, sürücü destek sistemleri alanında 5.000’in üzerinde Bosch mühendisini içine alan dünya çapındaki ağdan yararlanabiliyor.
Bosch’taki gelişimin ardındaki temel unsuru güvenlik oluşturuyor. Dünyada her yıl 1,3 milyon kişinin trafik kazalarında yaşamını yitirdiği tahmin edilirken rakamlar artmaya devam ediyor. Kazaların yüzde 90’ı ise insan hatalarından kaynaklanıyor.
Otonom acil frenlemeden yoğun trafik destek sistemine
Trafikteki kritik durumlarda sürüş görevlerini sürücülerin omzundan almak hayat kurtarabiliyor. Gerçekleştirilen çalışmalar, sadece Almanya’da, tüm otomobillerin Bosch otonom acil fren sistemi ile donatılmış olması halinde, tüm kayıplı arkadan çarpmalı kazaların yüzde 72’ye varan bir oranının önlenebileceğini ortaya koyuyor. Sürücüler aynı zamanda Bosch yoğun trafik desteğinden yararlanarak gitmek istedikleri noktaya güvenli bir şekilde, en az stres yaşayarak varabiliyorlar. Saatte 60 kilometreye varan hızlarda, destek sistemi ağır trafikte otonom olarak fren ve gazı kullanıyor ve otomobili şerit içinde tutuyor.
Hoheisel, “Sürücü destek sistemleri ile Bosch 2016’da bir milyar avroluk satış elde etmeyi bekliyor” diyor. Destek sistemleri, kademeli olarak oturacak olan otonom sürüşün dönüm noktasını oluşturuyor. Bosch hâlihazırda gözünü, sürücünün artık aracı sürekli olarak gözlemlemek zorunda kalmayacağı üst düzey otonom sürüşe dikmiş durumda. Hoheisel’in tahminine göre, “2020 yılına gelindiğinde, Bosch otoyol pilotları sayesinde, otomobiller otoyola girdikleri andan çıktıkları ana kadar otonom olarak gidecek.” Onu izleyen on yılda ise, taşıtlar tam otonom hale gelerek ortaya çıkan her engelin altından kalkabilecek.
Bosch sensörleri arabanın gözü kulağı
Otonom sürüş, otomobilin güç aktarım organları, frenler, direksiyon gibi her unsurunu etkiliyor ve kapsamlı sistem uzmanlığı gerektiriyor. Radar, video ve ultrason teknolojisini içeren ve Bosch’un yıllardır senede milyonlarcasını ürettiği sensörleri temel alıyor. “Sensörler taşıtların çevrelerini algılamasına imkan veren gözleri ve kulaklarıdır,” diyor Hoheisel. Bosch’un güçlü yazılım ve bilgisayarlarda toplanan bilgiyi işlemesi sayesinde otonom aracın güvenli ve yakıtı verimli bir şekilde kullanarak trafikte seyretmesine imkân veriyor.
Taşıtlar kademeli olarak çok daha fazla sürüş görevini üstlenirken fren ve direksiyon gibi güvenli kritik sistemlerin özel gereksinimleri karşılaması gerekiyor. Bu bileşenlerden birinin arızalanması halinde, maksimum kullanılabilirliğin sağlanması için yedek bir sisteme ihtiyaç duyuyor. Bosch hâlihazırda frenler için bu tarz bir yedek sisteme sahip: elektromekanik bir fren güçlendirici olan iBooster. Hem iBooster, hem de ESP fren kontrol sistemi, sürücünün müdahale etmesine gerek kalmaksızın birbirinden bağımsız olarak otomobile fren yaptıracak şekilde tasarlandı.
iBooster: otonom sürüş için vazgeçilmez
Bu şekilde, Bosch iBooster otonom sürüşün temel bir gereksinimini karşılıyor. Fren servosu, fren basıncını ESP sisteminden üç kat daha hızlı şekilde, bağımsız olarak oluşturuyor. Otonom fren sisteminin tehlikeli bir durumu fark etmesi halinde, taşıt çok daha hızlı şekilde duruyor. Aynı zamanda, iBooster, ACC adaptif hız sabitleme sisteminin gerektirdiği taşıt tam olarak durana kadar yapılması gereken yumuşak frenlemeyi de sağlıyor. Dahası, iBooster oldukça sessiz.
iBooster aynı zamanda hibrit ve elektrikli otomobillerin de kilit bir bileşeni. Bunun sebeplerinden birini de diğer türlü yanmalı motor veya vakum pompası tarafından karmaşık bir süreç sonucunda üretilmesi gereken bir vakum gerektirmemesi oluşturuyor. İkinci olarak, ESP hev (hibrit ve elektrikli araçlar için tasarlanan versiyon) ile birlikte, servo fren neredeyse tüm fren enerjisini geri kazanıp bunu elektriğe dönüştürerek elektrikli aracın menzilini de uzatıyor. iBooster sayesinde, trafikteki neredeyse tüm tipik gecikmeler hibrit ve elektrikli aracın elektrikli motoru için maksimum frenleme enerjisinin geri kazanılmasında kullanılabiliyor. Arabanın sert fren yapmak zorunda kalması veya jeneratörün gerekli fren torkunu sağlayamaması halinde, servo fren, fren ana merkezini kullanarak ihtiyaç duyulan ek fren basıncını geleneksel şekilde üretiyor.
Bosch, Taşıt Zekası Alanındaki teknolojilerini sundu
Elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın Bosch’a Mükemmel Geliştirme Ortağı ödülünü sunması ile görüldüğü gibi, dünyanın dört bir yanındaki otomobil üreticileri, Bosch teknolojisi ve uzmanlığını takdir ediyorlar. Las Vegas’ta düzenlenen CES’te Bosch, Taşıt Zekası Alanında, sürücü destek sistemleri ve fren sistemlerindeki kapsamlı ürün portföyünü sunmakla kalmıyor;,aynı zamanda gerçek bir Hollywood efsanesini de gözler önüne seriyor: “Kara Şimşek” dizisinden K.I.T.T.